OsMaNlI ToKaTı


                                             ein Bild

Osmanlı döneminde savaşa gidilirken, ülkede ne kadar deli ya da görünüş bakımından eli-ayağı bozuk, gulyabani tipli insan varsa hepsi toplanır ve ordunun en ön sırasında, düşmanın üzerine yürütülürmüş. Amaç, düşmanın psikolojisini bozmakmış. Bi sonraki sırada ise,"daltarrak" denen adamlar bulunurmuş. Bunlar ise, saraya ufak yaşta alınan gayrı müslüm çocuklarıymış. Küçüklüklerinden itibaren sadece pirinç ve hamur işleriyle beslenip izbandut gibi olmaları sağlanırmış. Bi yandan da, her gün yağlı elleri ile mermer tokatlayıp idman yaparlarmış. Böylelikle elleri sağlamlaşır, beton gibi olurmuş. Zaten mermeri tokatlayarak kıramayanı da savaşa götürmezlermiş. Bu daltarraklar savaşta gürz-kılıç filan kullanmayıp, düşman askerlerinin beyinlerini tek tokatla,dışarı çıkartırlarmış.Osmanlı tokadı" lafı da burdan geliyomuş...

                                       <<<<<<<<<<<< >>>>>>>>>>>>

                             
                                            SaRaY'DaKi FeLaKeTlEr
 

                                            ein Bild

İtalya Kralı’nın oğlu 30 Mayıs 1867’de bi dükün kızıyla evlenecekmiş. Düğün için şenliklerin başladığı gün inanılmaz trajik olaylar zincirinin de başladığı tarih olmuş. Efsaneye göre, kraliyet ailesi bu olayları uzun süre halktan saklamış. Çünkü “sarayın etrafında uğursuzluk var” söylentisinden çekiniyolarmış. Önce, gelinin giysilerinden sorumlu olan hizmetçi kendini asmış. Ardından, düğün alayını saraydan kiliseye götüren gruba liderlik eden komutan, güneş çarpması sonucu fenalaşıp hastaneye kaldırılmış, ancak kurtarılamamış. Bu arada, kızın çeyizini saraya getirmişler. Sarayın kapısı uzun süre açılmamış. Kapıdan sorumlu olan görevli kan gölünün içinde yatar halde bulunmuş. Allahtan nikah kıyılırken ölümler durmuş ama rahip, “Sizi karı-koca ilan ediyorum” der demez kilisenin içinde bi silah sesi yankılanmış ve Kraliyet Muhafız Alayı’ndan bi asker yanlışlıkla kendini vurmuş. (üstelik kafasından) Gelinle damat nikahtan sonra kraliyet ailesinin balayı yaptığı bölgeye gidecekmiş. Düğün alayı tren garına doğru yola çıkmış. Genç çiftin olduğu arabada resmi nikah işlemlerini yapan memur da varmış. Bi ara arabanın tekerleği çukura düşünce adam kafasını hızla cama çarpmış ve bayılmış. (Bilmiyoruz ama kesin ölmüştür) Bu arada, kraliyet trenini hazırlayan gar şefi kendini lokomotifin altına atarak intihar etmiş. Kral Victor Emmanuel, bu trajik olaylara son vermek için gelinle damadın balayı köşküne gitmeyip, saraya dönmelerine istemiş. Çünkü oğlu ve yeni gelininin bu uğursuz günleri sarayda, güven içinde geçirmelerinin daha iyi olacağını düşünmüş. Ancak düğün alayı saraya doğru giderken Castiglione Dükü atından, taze çiftin olduğu arabanın altına düşmüş. Dükün ceketindeki madalyalardan biri yanağından içeri girerek ölümüne yol açmış.

                                   <<<<<<<<<<<< >>>>>>>>>>>> 

                                           KaTiL VaGoNlaR

                                ein Bild

Bir arkadasim küçük bir kasabada ögretmen olan kuzenini ziyarete gitmis. Bir ara arabayla dolasmaya çikmislar. Tren yolundan geçerken arkadasim yolun kenarinda devrilmis vagonlar oldugunu görünce niye orada durduklarini sormus. Kuzeni, "Bu çok trajik bir hikaye. Bunlaraslinda katil vagonlar. Gel yakindan bak istersen" demis. Tren saati olmadigi için arabayi raylarin üzerinde birakip vagonlarin yanina gitmisler. Arkadasin kuzeninin anlattigina göre, geçen yil tam orada bir okul otobüsü ariza yapmis ve raylarin üzerinde kalakalmis. Bu sirada büyük bir hizla gelen tren okul otobüsüne çarpmis.Talihsiz kazada bütün çocuklar hayatini kaybetmis. Arkadasimla kuzeni vagonlari incelerlerken bir tedirginlik hissedip hafiften korkar gibi olmus.Bir an evvel oradan uzaklasmak için arabalarina bindiklerinde ise daha motoru çalistirmadiklari halde araba kendiliginden ilerlemeye baslamis. Bizimkiler acayip korkmuslar tabi. Araba tren raylarinin üzerinden 100 metre kadar ileriye, kendi kendine gitmis ve durmus. Arkadasim hemen arabayi çalistirmis. Son sürat ayrilmislar oradan. Kasabaya gelene kadar toz duman içinde 1 saatlik yolu yarim saatte almislar. Eve ulastiklarinda bet-beniz bembeyaz durumdalarmis. Ama asil korkuyu arabadan indiklerinde yasamislar. Arabanin arkasindaki toz kütlesinin üzeri onlarca el iziyle doluymus. Bunlarin büyüklügü de çocuk eli kadarmis.









Bugün 3 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol